can atmak, çok istemek, bütün kalbiyle arzu etmek, bütün ümidini …'e bağlamak, aklına koymak, kararlı
olmak.
She has set her heart on going to Europe after graduation.
kıl fitili, bundan çıkan cerahat.
Noun
(a) heyecanlandırmak, kızdırmak, telâşlandırmak, (b) sabırsızlandırmak, merakta bırakmak.
(a) (diş) kamaştırmak, (b) sinirlendirmek.
(a) ateşe vermek, tutuşturmak, yangın çıkarmak, yakmak, (b) kışkırtmak, tahrik etmek, alevlendirmek, gayret vermek.
başlatmak.
set one's cap for
k.d. (evlenmek maksadıyla) peşini bırakmamak.
mali bakımdan belini doğrultmak
Verb
sağlığına yeniden kavuşmak
Verb
(ele geçirmeye/yapmaya) azmetmek.
be set on sth: bir şeyi aklına koymak, canı çok istemek.
mühendis olmayı kafasına koymak
Verb
para kazanmaktan başka bir şey düşünmemek
Verb
bir şeyde gönlü olmak
Verb
bir şeyi kafasına takmak
Verb
can atmak, çok istemek, bütün kalbiyle arzu etmek, bütün ümidini …'e bağlamak, aklına koymak, kararlı
olmak.
She has set her heart on going to Europe after graduation.
hayatını tehlikeye atmak
Verb
hayatını bir şansa bağlamak
Verb
saatini radyodaki saat ayarı sinyaline göre ayarlamak
Verb
bir şeyi yapmaya kararlı olmak
Verb
bir şey yapmayı kafa sına koymak
Verb
bir şeyi yapmayı kafasına koymak
Verb
tüketime konulan sınırlamalar
Noun
buna ne değer biçiyorsun ?
yayımlanan belli tarife üzerinden yük taşımak
Verb
yayımlanan belli tarife üzerinden yük taşımak
Verb
katalog talep üzerine ücretsiz gönderilir
arabaya dört yeni lastik takmak
Verb
radyoda bir istasyon bulmak
Verb
gözüne çarpmak/ilişmek, görmek, bakmak.
When I set eyes on Paris for the first time … : Parisi ilk defa gördüğüm zaman …
bir kitabı rafa koymak
Verb
bir işi kalkındırmak
Verb
köpeğini birinin üzerine salıvermek
Verb
bir evi gözetim altında tutmak
Verb
bir şeye yüksek fiyat koymak
Verb
bir şeye yüksek değer vermek
Verb
zamanına fazla değer vermek
Verb
bir şeye çok değer vermek
Verb
(US) bir hisse senedine düşük fiyat vermek
Verb
(US) bir hisse senedine düşük fiyat biçmek
Verb
bir mala fiyat koymak
Verb
bir şeye fiyat biçmek
Verb
birinin başına ödül (fiyat) koymak
Verb
bir mala fiyat koymak
Verb
birinin başına ödül koymak
Verb
bir şeye değer biçmek hizmetlerine yüksek değer biçmek
Verb
bir işi çalıştırmayabaşlamak
Verb
birşeyi ilk kez görmek
Verb
ayak basmak, girmek, adımını atmak. (Olumsuz tümcelerde kullanılır).
Never set foot on our property again! Mülkümüze bir daha ayak basma!
No man has ever set foot on that rocky island.
bir yolculuğa çıkmak
Verb
müzakereleri başlatmak
Verb
bir dünya yolculuğuna çıkmak
Verb
malları standda sergilemek
Verb
birini sinirlendirmek
Verb
birini sinirlendirmek
Verb
birinin mali bakımdan belini doğrultmak
Verb
birini yarı yola kadar geçirmek
Verb
tutup kaldırmak, diriltmek, canlandırmak.
(biri üzerinde) nahoş tesir bırakmak, kalbini kırmak, incitmek, sinirlendirmek, iğrendirmek.
birinin peşine hafiyeler takmak
Verb
bütçeyi yeniden doğrultmak
Verb
fazla akıllı olmamak
Verb
aptalca işler yapmak
Verb
bir meseleyi kökünden halletmek, kesinlikle sona erdirmek.
yararlı bir iş yapmak, bir işe yaramak, yaraya merhem olmak.
Jim's a nice boy but he'll never set the Thames on fire.
üstün derecede başarı kazanmak, dünyaya ün salmak.
ünü/şöhreti dünyaya yayılmak.
bir binaya yüksek değer biçmek
Verb
mallara aşırı yüksek değer biçmek
Verb
bir şeye aşırı yüksek değer vermek
Verb
mallara değerinden düşük fiyat biçmek
Verb
mallara çok düşük fiyat koymak
Verb
işini sağlam temele oturtmak
Verb
işinısağlam temele oturtmak
Verb
birşeye kendini kaptırmak
Verb
yüceltmek, yüksek paye vermek, idealleştirmek.
(bir kimseyi) kalkındırmak, para vererek müstakil iş kurmasını sağlamak,
mec. elinden tutmak,
desteklemek.
He will need a lot of money to set his business on its feet again: İşini tekrar yoluna koymak için çok paraya ihtiyacı var.
hisse senedine düşük fiyat vermek
Verb